bugün
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı14
- erdoğan'dan sonraki başkan19
- icardi19059
- yigitzsche15
- başıboş köpek sorunu25
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak17
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız14
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- anın görüntüsü15
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- junkman12
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği20
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
- letthe8
sevdiği entry'ler
Hiç güleceğim yoktu sabah sabah. Evrimin bilimsel hiçbir dayanağı yoktur cümlesini okudum, ardından sorularla islamiyet adlı bir site linki paylaşmış arkadaş. Bilimsel olmadığını düşündüğünüz şeyi bilimle açıklarken ne kadar gülünçsünüz.
Gelin ben yukselteyim sizin frekansinizi.
bir de çin aşısına laf ediyorsunuz yok bütün ülkeler biontech almış biz niye çin almışız , yok çin bile pfizer almış biz niye çin almışız.
Başhekimin belki bir cok defa sözlü tacizine yada mobbinge maruz kalmış hemsire ve hemşirelerin, olayın artık herkes tarafından bilinmesi amacıyla bashekimin de kabul ettigi yalanlamadığı durum olan "salağım " yazdırma olayıdır. Sonuç olarak eger yazmasa böyle bir olayın varlığından haberimiz olmayacaktı, onuru kırılan yasadığıyla kalacaktı. Yapan yapmaya devam edecekti. Yazarak ulaştı insanlara, bence hiç de salak degilmiş. Hak aramanın başka bir yolu gibi olmuş. Simdi başhekim düşünsün.
Başhekim öğretmen olmak isteyip olamamıştır belki de.
insan olması...
Dün mutfağı temizledim, bulaşıkları makineye attım. Gece makineyi açtım, sabah kahvaltı hazırladım. Bulaşık makinesini boşalttım.
Evvelki gece de çamaşır makinesini açtım. Gece saat 3'de makineden yıkanan çamaşırları çıkardım havalansın diye astım, gece kimse görmedi.
Bu sırada balkon ve evin camlarını silme, banyo balkon salona paspas yapma, elektrikli süpürge ile evi temizleme vs işler ara sıra yapılıyor.
Tabi ki yemek yapma (öğünmek gibi olmasın da zeytinyağlı yemekleri iyi yaparım) vb işleri yaptım-yapıyorum diye bakıyorum da erkek olarak ne 3-5 cm kısalıyor ne uzuyor.
Mart ayından beri doğru dürüst bir yere gitme-gezme vb yok. sosyal hayat evde 4 duvar arasında, pandemi sürecinde evden çıkmıyoruz.
Ne bileyim, mesela; damacana su aldığımızda suyu eve almadan kapının önünde damacana bidonunu dezenfektan ile silmek kurulmak sonra eve aldım diye erkekliğimiz zarar görmüyor.
Ben bu işleri yaparken hatun ne mi yapıyor?
Teknik direktörlük yapıyor başımın tatlı belası.
Temizlik yaparken bezi nasıl tuttuğum, deterjan seçimi, yemek yaparken tuzu biberi soğanı vb malzemeleri ne kadar kullanacağım (kendisi pek yemek yapmayı bilmez, buna rağmen karışır) vb konularda müdahil olma kontrolörlük yapıyor.
Geçen gün havalar iyiydi balkon camlarını siliyorum, gelmiş camları kontrol ediyor ve şurada leke kalmış, mermer de ıslaklık kalmış vs var var konuşuyor.
içimden "temizlik suyu kovasını başına mı geçireyim, yoksa balkondan aşağı mı atayım" dlye söylenirken "yoruldun canım, sana bir yorgunluk kahvesi yaptım" demez mi?
Tüm sinirim o an gitti, oturup kahvelerimizi içtik.
Dün mutfağı temizledim, bulaşıkları makineye attım. Gece makineyi açtım, sabah kahvaltı hazırladım. Bulaşık makinesini boşalttım.
Evvelki gece de çamaşır makinesini açtım. Gece saat 3'de makineden yıkanan çamaşırları çıkardım havalansın diye astım, gece kimse görmedi.
Bu sırada balkon ve evin camlarını silme, banyo balkon salona paspas yapma, elektrikli süpürge ile evi temizleme vs işler ara sıra yapılıyor.
Tabi ki yemek yapma (öğünmek gibi olmasın da zeytinyağlı yemekleri iyi yaparım) vb işleri yaptım-yapıyorum diye bakıyorum da erkek olarak ne 3-5 cm kısalıyor ne uzuyor.
Mart ayından beri doğru dürüst bir yere gitme-gezme vb yok. sosyal hayat evde 4 duvar arasında, pandemi sürecinde evden çıkmıyoruz.
Ne bileyim, mesela; damacana su aldığımızda suyu eve almadan kapının önünde damacana bidonunu dezenfektan ile silmek kurulmak sonra eve aldım diye erkekliğimiz zarar görmüyor.
Ben bu işleri yaparken hatun ne mi yapıyor?
Teknik direktörlük yapıyor başımın tatlı belası.
Temizlik yaparken bezi nasıl tuttuğum, deterjan seçimi, yemek yaparken tuzu biberi soğanı vb malzemeleri ne kadar kullanacağım (kendisi pek yemek yapmayı bilmez, buna rağmen karışır) vb konularda müdahil olma kontrolörlük yapıyor.
Geçen gün havalar iyiydi balkon camlarını siliyorum, gelmiş camları kontrol ediyor ve şurada leke kalmış, mermer de ıslaklık kalmış vs var var konuşuyor.
içimden "temizlik suyu kovasını başına mı geçireyim, yoksa balkondan aşağı mı atayım" dlye söylenirken "yoruldun canım, sana bir yorgunluk kahvesi yaptım" demez mi?
Tüm sinirim o an gitti, oturup kahvelerimizi içtik.
insan olması...
Dün mutfağı temizledim, bulaşıkları makineye attım. Gece makineyi açtım, sabah kahvaltı hazırladım. Bulaşık makinesini boşalttım.
Evvelki gece de çamaşır makinesini açtım. Gece saat 3'de makineden yıkanan çamaşırları çıkardım havalansın diye astım, gece kimse görmedi.
Bu sırada balkon ve evin camlarını silme, banyo balkon salona paspas yapma, elektrikli süpürge ile evi temizleme vs işler ara sıra yapılıyor.
Tabi ki yemek yapma (öğünmek gibi olmasın da zeytinyağlı yemekleri iyi yaparım) vb işleri yaptım-yapıyorum diye bakıyorum da erkek olarak ne 3-5 cm kısalıyor ne uzuyor.
Mart ayından beri doğru dürüst bir yere gitme-gezme vb yok. sosyal hayat evde 4 duvar arasında, pandemi sürecinde evden çıkmıyoruz.
Ne bileyim, mesela; damacana su aldığımızda suyu eve almadan kapının önünde damacana bidonunu dezenfektan ile silmek kurulmak sonra eve aldım diye erkekliğimiz zarar görmüyor.
Ben bu işleri yaparken hatun ne mi yapıyor?
Teknik direktörlük yapıyor başımın tatlı belası.
Temizlik yaparken bezi nasıl tuttuğum, deterjan seçimi, yemek yaparken tuzu biberi soğanı vb malzemeleri ne kadar kullanacağım (kendisi pek yemek yapmayı bilmez, buna rağmen karışır) vb konularda müdahil olma kontrolürlük yapıyor.
Geçen gün havalar iyiydi balkon camlarını siliyorum, gelmiş camları kontrol ediyor ve şurada leke kalmış, mermer de ıslaklık kalmış vs var var konuşuyor.
içimden "temizlik suyu kovasını başına mı geçireyim, yoksa balkondan aşağı mı atayım" dlye söylenirken "yoruldun canım, sana bir yorgunluk kahvesi yaptım" demez mi?
Tüm sinirim o an gitti, oturup kahvelerimizi içtik.
Dün mutfağı temizledim, bulaşıkları makineye attım. Gece makineyi açtım, sabah kahvaltı hazırladım. Bulaşık makinesini boşalttım.
Evvelki gece de çamaşır makinesini açtım. Gece saat 3'de makineden yıkanan çamaşırları çıkardım havalansın diye astım, gece kimse görmedi.
Bu sırada balkon ve evin camlarını silme, banyo balkon salona paspas yapma, elektrikli süpürge ile evi temizleme vs işler ara sıra yapılıyor.
Tabi ki yemek yapma (öğünmek gibi olmasın da zeytinyağlı yemekleri iyi yaparım) vb işleri yaptım-yapıyorum diye bakıyorum da erkek olarak ne 3-5 cm kısalıyor ne uzuyor.
Mart ayından beri doğru dürüst bir yere gitme-gezme vb yok. sosyal hayat evde 4 duvar arasında, pandemi sürecinde evden çıkmıyoruz.
Ne bileyim, mesela; damacana su aldığımızda suyu eve almadan kapının önünde damacana bidonunu dezenfektan ile silmek kurulmak sonra eve aldım diye erkekliğimiz zarar görmüyor.
Ben bu işleri yaparken hatun ne mi yapıyor?
Teknik direktörlük yapıyor başımın tatlı belası.
Temizlik yaparken bezi nasıl tuttuğum, deterjan seçimi, yemek yaparken tuzu biberi soğanı vb malzemeleri ne kadar kullanacağım (kendisi pek yemek yapmayı bilmez, buna rağmen karışır) vb konularda müdahil olma kontrolürlük yapıyor.
Geçen gün havalar iyiydi balkon camlarını siliyorum, gelmiş camları kontrol ediyor ve şurada leke kalmış, mermer de ıslaklık kalmış vs var var konuşuyor.
içimden "temizlik suyu kovasını başına mı geçireyim, yoksa balkondan aşağı mı atayım" dlye söylenirken "yoruldun canım, sana bir yorgunluk kahvesi yaptım" demez mi?
Tüm sinirim o an gitti, oturup kahvelerimizi içtik.
Sabah namazı: 5 dakika.
Öğlen namazı: 10 dakika.
ikindi namazı: 7 dakika.
Akşam namazı: 5 dakika.
Yataı namazı: 10 dakika.
Totalda bir günde 5 vakit namaza ayrılacak en baba 37 dakika.
24 * 60 = 1440 dakika.
1440 dakikada sadece 37 dakika.
Evet çok zor gerçekten.
Öğlen namazı: 10 dakika.
ikindi namazı: 7 dakika.
Akşam namazı: 5 dakika.
Yataı namazı: 10 dakika.
Totalda bir günde 5 vakit namaza ayrılacak en baba 37 dakika.
24 * 60 = 1440 dakika.
1440 dakikada sadece 37 dakika.
Evet çok zor gerçekten.
kimiside çocuğuna bir oyuncak bebek alamıyor.
görsel
görsel
"Bisikletiyle hududu kaçak olarak geçen ve Hacı olan takkeli ve aksakallı Mehmet Neşet Öz, seyyar bir vaiz, dönüşte Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan tevkif edilmiştir.' yazıyor eski bir gazete kupüründe. Hemen dikkat kesiliyorum!
56 yıl önce Hendek'ten yola çıkıp Hacca giden Neşet amca, kendi aramızda konuştuğumuz 'Bisikletle Hacca gidebilir miyiz?' sorusunun cevabını o zaman vermiş.
1911'de Düzce'de doğan Mehmet Neşet Öz, Çanakkale şehitlerinden Esat Öz’ün oğlu.
3 yaşlarındayken hem öksüz hem yetim kalan Mehmet Neşet Öz yakın akrabaları tarafından büyütülüp eğitimini tamamlıyor ve memleketinde imam olarak göreve başlıyor.
1952 yılında Hacca gidip geliyor ve sonraki yıllarda Adapazarı Hendek Kargalı Hanbaba köyüne yerleşiyor.
Müftülüğün görevlendirmesi üzerine şehir şehir gezerek gezici vaizlik yapıyor. Vazifesi sırasında bisikletiyle kaza geçiriyor, kamyonu sollama yaparken arkasından gelen taksiyi görmüyor, sadece bisikleti parçalanıyor.
Kazaya rağmen bisiklet sevgisinden vazgeçirmiyor.
Hercules marka yeni bir bisiklet alıyor. Gezici vaizliği esnasında Türkiye’nin dörtte üçünü bisikleti ile geziyor. Bisikletin tüm tamir işlerini de kendisi yapıyor. Aradan yıllar geçiyor…
1964 yılında bisikletiyle Hacca gitmek istiyor. Fakat gideceğini kimseye ilan etmiyor. Cebinde sadece 66 lirası var. Yollarda paraya çok ihtiyacı olmuyor. Vaaz verdiği yerlerde önüne sofralar kuruluyor. Cilvegözü Sınır Kapısı'na varıyor. 1952 yılına ait pasaportunu gösteriyor.
Fakat 5.000 lira döviz alması gerektiği söyleniyor, parası olmadığından geçemiyor. Yolundan vazgeçmiyor. Tel örgülerden bisikletini atıyor. Ardından kendisi de atlıyor. Bu kez bisikletini kucağına alıyor. Mayın tarlasından geçip Suriye asfaltına çıkıyor. Bisikletine binerek hızla ilerliyor.
Amman’a varıp mola verdiği sırada tanıdıkları ile karşılaşıyor. Buradan öteye zorlanırsın, bizimle gel' diyorlar. Başta kabul etmiyor ama zorla ikna ediyorlar. Bisikletini Amman’da birisine emanet edip tanıdıklarıyla yola devam ediyor. Otobüsle Mekke’ye varıp Hac vazifesini tamamlıyor.
Dönüş yolunda bir aksilik yüzünden otobüsü kaçırıyor. Arabadan arabaya aktarma yaparak Amman’a varıyor ve bisikletine kavuşuyor. Ürdün ve Suriye'yi geçtikten sonra Nasılsa memleketime gidiyorum diyerek bisikletiyle Türk hududuna geliyor. işte orada, 5.000 liralık döviz almadığı ve kaçak geçtiği için tutuklanıyor.
Savcılığa çıkarılan Mehmet Neşet amca, 'Bu suçsa ben Beytullah’ı görmeye gittim. Gavur olmaya gitmedim ya, ne yaparsanız yapın' diyor, cezasına razı oluyor. Mehmet Neşet Öz’ün bisiklet yolculuğu savcının çok dikkatini çekmiş. Savcının talebiyle bisikletli fotoğrafı çekiliyor.Ve o fotoğrafı Hürriyet Gazetesi basıp haber yapıyor.
Ailesi olayı gazeteden görüp öğreniyor, yanına gidiyorlar fakat alıp gelmek mümkün olmuyor. Mehmet Neşet amca 27 gün cezaevinde yattıktan sonra beraat ediyor. Yol arkadaşı bisikletiyle otobüs bindirilip evine gönderiliyor.
https://www.facebook.com/...6/posts/3795131437197977/
görsel
"Bisikletiyle hududu kaçak olarak geçen ve Hacı olan takkeli ve aksakallı Mehmet Neşet Öz, seyyar bir vaiz, dönüşte Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan tevkif edilmiştir.' yazıyor eski bir gazete kupüründe. Hemen dikkat kesiliyorum!
56 yıl önce Hendek'ten yola çıkıp Hacca giden Neşet amca, kendi aramızda konuştuğumuz 'Bisikletle Hacca gidebilir miyiz?' sorusunun cevabını o zaman vermiş.
1911'de Düzce'de doğan Mehmet Neşet Öz, Çanakkale şehitlerinden Esat Öz’ün oğlu.
3 yaşlarındayken hem öksüz hem yetim kalan Mehmet Neşet Öz yakın akrabaları tarafından büyütülüp eğitimini tamamlıyor ve memleketinde imam olarak göreve başlıyor.
1952 yılında Hacca gidip geliyor ve sonraki yıllarda Adapazarı Hendek Kargalı Hanbaba köyüne yerleşiyor.
Müftülüğün görevlendirmesi üzerine şehir şehir gezerek gezici vaizlik yapıyor. Vazifesi sırasında bisikletiyle kaza geçiriyor, kamyonu sollama yaparken arkasından gelen taksiyi görmüyor, sadece bisikleti parçalanıyor.
Kazaya rağmen bisiklet sevgisinden vazgeçirmiyor.
Hercules marka yeni bir bisiklet alıyor. Gezici vaizliği esnasında Türkiye’nin dörtte üçünü bisikleti ile geziyor. Bisikletin tüm tamir işlerini de kendisi yapıyor. Aradan yıllar geçiyor…
1964 yılında bisikletiyle Hacca gitmek istiyor. Fakat gideceğini kimseye ilan etmiyor. Cebinde sadece 66 lirası var. Yollarda paraya çok ihtiyacı olmuyor. Vaaz verdiği yerlerde önüne sofralar kuruluyor. Cilvegözü Sınır Kapısı'na varıyor. 1952 yılına ait pasaportunu gösteriyor.
Fakat 5.000 lira döviz alması gerektiği söyleniyor, parası olmadığından geçemiyor. Yolundan vazgeçmiyor. Tel örgülerden bisikletini atıyor. Ardından kendisi de atlıyor. Bu kez bisikletini kucağına alıyor. Mayın tarlasından geçip Suriye asfaltına çıkıyor. Bisikletine binerek hızla ilerliyor.
Amman’a varıp mola verdiği sırada tanıdıkları ile karşılaşıyor. Buradan öteye zorlanırsın, bizimle gel' diyorlar. Başta kabul etmiyor ama zorla ikna ediyorlar. Bisikletini Amman’da birisine emanet edip tanıdıklarıyla yola devam ediyor. Otobüsle Mekke’ye varıp Hac vazifesini tamamlıyor.
Dönüş yolunda bir aksilik yüzünden otobüsü kaçırıyor. Arabadan arabaya aktarma yaparak Amman’a varıyor ve bisikletine kavuşuyor. Ürdün ve Suriye'yi geçtikten sonra Nasılsa memleketime gidiyorum diyerek bisikletiyle Türk hududuna geliyor. işte orada, 5.000 liralık döviz almadığı ve kaçak geçtiği için tutuklanıyor.
Savcılığa çıkarılan Mehmet Neşet amca, 'Bu suçsa ben Beytullah’ı görmeye gittim. Gavur olmaya gitmedim ya, ne yaparsanız yapın' diyor, cezasına razı oluyor. Mehmet Neşet Öz’ün bisiklet yolculuğu savcının çok dikkatini çekmiş. Savcının talebiyle bisikletli fotoğrafı çekiliyor.Ve o fotoğrafı Hürriyet Gazetesi basıp haber yapıyor.
Ailesi olayı gazeteden görüp öğreniyor, yanına gidiyorlar fakat alıp gelmek mümkün olmuyor. Mehmet Neşet amca 27 gün cezaevinde yattıktan sonra beraat ediyor. Yol arkadaşı bisikletiyle otobüs bindirilip evine gönderiliyor.
https://www.facebook.com/...6/posts/3795131437197977/
Bir de küfüre günah derler.
Asıl böyle AMK (amına koduğumun) şerefsizlere küfür etmemek günah olmalı.
Ulan sen nasıl bir ailede yetişmiş, sende bu ahlakın oluşmasında hangi anne kızkardeş sevgili yenge kuzen teyze hala çevre rol almış?
Öyle ya, bir erkeğin karakterini ve namus anlayışını oluşturan ailesinde akrabalar arasında çevresinde olan ve yetişmesinde karakterinin oluşmasında rol alan kadınlardır.
Evli bir kadın ile para karşılığı seks yapmak...
Ne kadar iğrenç?
Ne kadar insanın içini acıtan bir durum?
Temel ihtiyaçlarını gidermek için, Evine ekmek götürmek, geçim derdinde olan, okutacak çocuğu, hasta olup tedavi ettirecek çocuğu olan, elektrik su doğalgaz parasını ödeyemeyen, gariban çaresiz bir kadına para verip seks yapmak...
Düşünüyorum da...
Bunlar insan olanın, düşünebilen ve normal bir vicdan akıl ahlâk sahibi birinin aklına gelince ereksiyon bile olamazsın.
Unutmadan, fahişeliği meslek-iş olarak seçen ve ne bileyim garsonluk bulaşıkçılık hizmetçilik binaların merdivenlerini silmek market mağaza konfeksiyon da çalışmak yerine daha iyi bir yaşam daha kolay para kazanmak için kerhanede çalışan telekız escortluk yapan ve buna izin veren kocası sevgilisi olan pezevenkler bu değerlendirme dışında olur.
Asıl böyle AMK (amına koduğumun) şerefsizlere küfür etmemek günah olmalı.
Ulan sen nasıl bir ailede yetişmiş, sende bu ahlakın oluşmasında hangi anne kızkardeş sevgili yenge kuzen teyze hala çevre rol almış?
Öyle ya, bir erkeğin karakterini ve namus anlayışını oluşturan ailesinde akrabalar arasında çevresinde olan ve yetişmesinde karakterinin oluşmasında rol alan kadınlardır.
Evli bir kadın ile para karşılığı seks yapmak...
Ne kadar iğrenç?
Ne kadar insanın içini acıtan bir durum?
Temel ihtiyaçlarını gidermek için, Evine ekmek götürmek, geçim derdinde olan, okutacak çocuğu, hasta olup tedavi ettirecek çocuğu olan, elektrik su doğalgaz parasını ödeyemeyen, gariban çaresiz bir kadına para verip seks yapmak...
Düşünüyorum da...
Bunlar insan olanın, düşünebilen ve normal bir vicdan akıl ahlâk sahibi birinin aklına gelince ereksiyon bile olamazsın.
Unutmadan, fahişeliği meslek-iş olarak seçen ve ne bileyim garsonluk bulaşıkçılık hizmetçilik binaların merdivenlerini silmek market mağaza konfeksiyon da çalışmak yerine daha iyi bir yaşam daha kolay para kazanmak için kerhanede çalışan telekız escortluk yapan ve buna izin veren kocası sevgilisi olan pezevenkler bu değerlendirme dışında olur.
oh oh kitle kıvama gelmiş.
olun aşıları.
önce çin, sonra alman, sonra abd en son rus aşısını da olun.
hepsini olun ki daha etkili olsun.
bir gün pozitif bir gün negatif çıkan çok güvenilir o test için aşınızı aksatmayın.
olun aşıları.
önce çin, sonra alman, sonra abd en son rus aşısını da olun.
hepsini olun ki daha etkili olsun.
bir gün pozitif bir gün negatif çıkan çok güvenilir o test için aşınızı aksatmayın.
baba olmanın ne demek olduğunu, asker babası olmanın ne anlama geldiğini dünyaya göstermiş olan babadır.
gencecik evladını vatan için cepheye gönderen, evladı cephedeyken onun yolunu gözlerken binlerce kez ölen, ama dik duruşunu bozmayan, evladının şehit haberi geldiğinde "vatan sağolsun" demeye kendini hazırlamış bir baba...
ve evladı...
günlerce cephede, vatanı için, işgal altındaki topraklarının azatlığı için gece gündüz mücadele eden o soylu kahraman...
işte kahraman askerimiz vazifesini tamamlayıp evine, baba ocağına dönüyor ve askerimizi babası bu şekilde karşılıyor...
https://streamable.com/3l3yi8
bunun ne anlama geldiğini, ne demek olduğunu dünyada biz türklerden başka kimse anlayamaz.
askere gittiğimde, nizamiyede babamın beni teslim ettiği andaki ifadesini hiç unutamıyorum...dimdik duruyordu, ama içinden hüngür hüngür ağladığını görebiliyordum.
her telefonumda sesi titriyordu, her telefonu kapatışımda da hüngür hüngür ağladığını çok iyi biliyorum.
hele döndüğüm anı unutmuyorum. "sen dur evladım ben gelip alayım seni" demişti, yerinde duramamıştı ama ben heyecanlanmasın diye gelmesini istemedim ve evde beklemesini söyledim, geldiğimde beni ilk karşılayıp kucakladığı öptüğü anları tarifim mümkün değil...
zordur asker babası olmak, ama gururdur.
benim de evladım 19 yaşında. birkaç sene sonra o gururu, o duyguları ben de yaşayacağım inşallah...
türk ırkı varolsun...ne mutlu türküm diyene...
gencecik evladını vatan için cepheye gönderen, evladı cephedeyken onun yolunu gözlerken binlerce kez ölen, ama dik duruşunu bozmayan, evladının şehit haberi geldiğinde "vatan sağolsun" demeye kendini hazırlamış bir baba...
ve evladı...
günlerce cephede, vatanı için, işgal altındaki topraklarının azatlığı için gece gündüz mücadele eden o soylu kahraman...
işte kahraman askerimiz vazifesini tamamlayıp evine, baba ocağına dönüyor ve askerimizi babası bu şekilde karşılıyor...
https://streamable.com/3l3yi8
bunun ne anlama geldiğini, ne demek olduğunu dünyada biz türklerden başka kimse anlayamaz.
askere gittiğimde, nizamiyede babamın beni teslim ettiği andaki ifadesini hiç unutamıyorum...dimdik duruyordu, ama içinden hüngür hüngür ağladığını görebiliyordum.
her telefonumda sesi titriyordu, her telefonu kapatışımda da hüngür hüngür ağladığını çok iyi biliyorum.
hele döndüğüm anı unutmuyorum. "sen dur evladım ben gelip alayım seni" demişti, yerinde duramamıştı ama ben heyecanlanmasın diye gelmesini istemedim ve evde beklemesini söyledim, geldiğimde beni ilk karşılayıp kucakladığı öptüğü anları tarifim mümkün değil...
zordur asker babası olmak, ama gururdur.
benim de evladım 19 yaşında. birkaç sene sonra o gururu, o duyguları ben de yaşayacağım inşallah...
türk ırkı varolsun...ne mutlu türküm diyene...
Elin ukraynası takır takır motorlar yapıyor üstelik ekonomisi de o kadar iyi değil fakat adamlar işlerinin ehli. O kadar iha siha motoru yapan bizler neden tank motorunda takılıp kaldık. Madem öyle bir sorun var ortak bir motor antlaşması yapın ukraynayla tecrübe edinin arkadaş. Ha bire maddi külfet içinde boğuluyoruz. Tamam kolay değil bunu yapmak ama hiç olmazsa bilgi edinin. Nasıl yapılıyor diye bir göz atılması gerekir.
Oğlum hiç mi sevgi göstermediler küçükken...
Herkese böyle düşman olmuşsun...
Trollük desen yaptığın trollük de değil...
“Bi sus amk” denilesi yazar...
Herkese böyle düşman olmuşsun...
Trollük desen yaptığın trollük de değil...
“Bi sus amk” denilesi yazar...